Bu görevin gerçekleştirilmesi, çoğunlukla anne ve baba olmanın zorunlu sonucu olan o büyük sevgi, şefkat ve endişe tarafından sekteye uğrayabilir. Bu oldukça doğal ve kaçınılmaz bir süreçtir. Önemli olan, karşımızdakilerin sadece birer çocuk değil aynı zamanda en üst düzeyde saygıyı hak eden bireyler olduğunu fark etmek ve buna yönelik bir ilişki biçimi geliştirmektir. Sevgi ve şefkatin çocuklar üzerinde tahakkümü meşrulaştıracak duygular olarak değil, bunun yerine onları geliştirecek, hayata hazırlayacak becerileri kazandıracak, onlara rehberlik edecek ve koşulsuz kabul gördükleri bir ilişkinin yapı taşları olarak görmek gerekmektedir.
Ebeveyn çocuk ilişkisi çocuğun içinde şekillendiği birincil yapı olması bakımından çok önemlidir. Aynı zamanda günümüzde eğitim, medya, teknoloji ve diğer alanlarda sınırları aşan bir biçimde gerçekleşen değişimler, bu ilişkinin sağlamlığını daha zorunlu bir hale getirmiştir.
Ebeveyn Koçluğu bu bakımlardan kişinin kendi çocukluk ve ebeveynlik deneyimini fark etmesi, çocuğunu daha derinden anlaması, onun biricikliğine izin vermesi, onu desteklemek yolunda keşifler yapması ve çocuğu ile arasındaki bağı güçlendirmesi noktasında destek sunar. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını daha iyi anlamak, sağlıklı bir iletişim kurmak, güven verici sınırlar belirlemek yolunda verdiği bu destek Ebeveyn Koçluğunun amacıdır.